Saturday, November 6, 2010

truth... covered in security

Otobiyografik sarkilardaki gercegin, bir sekilde bugunu gecmis zamana evriltmek; bir duyguyu, arkadasi ya da kadini, her neyse onu alip bitmis ve hakkinda kat’i olabildiginiz bir sey haline getirmek oldugunu farketti. Bunu bir cam kaseye koymaniz, bakmaniz ve anlamini yitirene kadar dusunmeniz gerekir, ve O da tanidigi, evlendigi ya da babalik yaptigi herkese bunu uygulamayi basarmisti. Hayat hakkindaki gercek ise hicbir seyin siz olene kadar bitmedigidir, ki o zaman bile arkanizda bir suru sallantida hikaye birakmissinizdir… Sarki yazmayi biraktiktan sonra uzun bir sure sarki-yazarligina ait zihin aliskanliklarini korumayi basarmisti, ancak belki simdi bunu da birakma zamaniydi.


Duzgun ve yaklasik etkiyle ceviremedigim endisesiyle, Ingilizcesi olanlar icin asli:

The truth about autobiographical songs, he realized, was that you had to make the present become the past, somehow: you had to take a feeling or a friend or a woman and turn whatever it was into something that was over, so that you could be definitive about it. You had to put it in a glass case and look at it and think about it until it gave up its meaning, and he’d managed to do that with just about everybody he’d ever met or married or fathered. The truth about life was nothing ever ended until you died, even then you just left a whole bunch of unresolved narratives behind you. He’d somehow managed to retain the mental habits of a songwriter long after he’d stopped writing songs, and perhaps it was time to give them up.

Nick Hornby - Juliet, Naked

























PS: Ortak, henuz okumadiysan dert etme, "spoil" olan hicbir sey yok. Ölen karakterin kim oldugunu soylemedim :S

2 comments:

t for tuna said...

kitabı kimin çaldığı belli oldu böylece. yoksa ikimiz için de birer nüsha almış mıydın? ne kadar romantik :S

dolphinished monkey business said...

hahaha yok ya, ortak dediysek, o kadar da degil :S

londra'da "kesin birkac ay usenir gondermem, boylece arada okurum" diye tek nusha almistim. Ama okumaya daha fazla usenince hemen gonderdim. Charles Baudelaire'in dedigi gibi, "bazen daha buyuk capli tembellikler icin ufak aksiyonlar goze alinabilir" :S

Birkac hafta once Remzi Kitabevi'nde gozum ilisti. Niyetim yoktu da, okuyacak bir sey bulamayinca (sorun kitaplarda degil), orijinali olunca, hatta nasil oluyorsa sana aldigimdan bile ucuz olunca dayanamadim :D