Thursday, August 7, 2008

some style to drink

Paul Weller, 50. yasini 22 parcadan/ruyadan olusan dokuzuncu solo albumu 22 Dreams ile kutluyor. Dinleyiciye kutsal ve zor gorev! Album icin net analiz su an icin zor, zira muzigin mesihi yine uzun tutmus hadisleri, henuz tekmili birden hatmedemedim. Hele bir de albume ortadan, “Cold Moments” ile baslamis bulundum ki, hizli bir ilerleme kaydedebilene askolsun. Lakin 50 yilin olmasa da, The Jam ve Style Council sonrasi Paul Weller’in yillanmis ve lezzetli solo doneminin kumule ozetine benziyor. Tabii "agir ruh"u biraz daha hafiflemis, nesesi de yerinde gozukuyor. Korkmayin, nedense her dinledigimde kafami iki yana sallayip tamamiyle istem disi “bu cok guclu” diye icimden gecirdigim, ama “guclu” nitelemesinin tam olarak neye dayandigini ya da referans oldugunu da bilmedigim muzigiyle yarim asirlik cinarin emekli olmaya hic niyeti yok. Gectigimiz ayki Q roportajinda “ne emekliligi, inzivaya cekillip bahcede kahrolasi havuc mu yetistireyim?” beyani ile tum endisemi aldi. Roportaji itibariyle ogreniyoruz ki duaci oldugu bir konu da saclarinin dokulmemis olmasi. “Kel bir mod’u kim dikkate alirdi ki?”.


Eh, musiki alemine dogusu beri hep tarz ikonu olmus [style council indeed], giyim-kusamiyla hep bir adim one cikip kendinden konusturmus bu mod’un imaj kaygisina hic sasmamali. The Jam’le beraber en politik ve protest donemlerinde dahi afi ve dizayn duygusundan, stil kaygisindan, "premium" markalardan vazgecmemis Paul Weller, gecmisten gunumuze britanya rock aleminin icinde hep bir sembol olarak yerini almis, pek cok muzik figurunu giydirmis Fred Perry’nin de belki en itibarli ikonu. Ona ait koleksiyon yapiliyor, adina 250 adetlik sinirli sayida kendi imzali ve numarali t-shirt’u uretiliyor filan. Zaten birakalim derinlemesine muzik muhabbetini, ben esasen tarz ve kiyafetlerinin hastasiyim :S


Eger bir ickiyle iliskilendirecek olursam da; "kaalite viski" kendisi, "Johnny Logan"...

11 comments:

Anonymous said...

fred perry klasikler 130ytl filan. indirim baslamis midir acaba? bi' de f.p tshirt alana paul weller'in taze albumunu hediye etseler olmaz mi? sicacik...

Anonymous said...

babanin namina uretilenler £65. deger mi deger. her ne kadar emek-deger kuraminin anasini bellemis premium markalarin tuketiminin karsisinda dursam da, hastasiyim ulan FP'nin. icinde tenis, brit-rock, mod akimi, albarn, weller varsa tanimam :S tek arazi, ozellikle almanya ve diger birkac ulkede neo-fasist bir kesimin tercihi olmasi. epey ugrasiyor istemeden uzerine kalan bu imaji temizlemek icin.

bir bomba daha: yillarca isvicrelilerin sandigimiz swissotel nasil japonlarindiysa, fred perry'nin su anki sahipleri de caponlar. ama tabii ki karda yuruyup iz belletmemeye devam. reklam-marka stratejisi ve cizgisinde hicbir degisim yok. halen rock ve pop'a buyuk yatirim var.

Anonymous said...

nee? swiss otel caponlarin miymis? bir daha swiss otel'e gidersem namerdim! ingiliz arabalari da onun bunun oldu. geriye ingiliz olarak da bir tek kralice kaldi sanirim. onu da "allah korusun"

Anonymous said...

evet, turkiyedeki japonlarinmisdi. hem de saniyorum burda acildigindan beri. sonra birkac yil once sattilar iste, galiba fiba grubuna. yine de dusunulebilir, hizmet kalitesi fena degil :S

word verification'da "zaowhoai" cikti. bir anlami vardir elbet :S

Anonymous said...

nazik oneriniz icin teklifler.

yoksa ciragan kempinski de ruslarin degil de baska bi' milletin mi? ya da ne biliim polonyalilarin filan? yalniz burada bi genelleme sorunu var. capponlarin / ingilizlerin deniliyor ya, acaba manchester li bir isci ya da yokohama li baska bir isci, bu markalar ile aidiyet kuruyor mu? japon olan buyuk ihtimalle kuruyor ve ingiliz olansa "onun ben taa..." gibisinden bir cumle ile sempatisini dile getiriyor, bu corporate canavara. com'on england!

Anonymous said...

caponlarin isbilirlikleri ve iz belletmezlikleri aidiyet meselesini farkli bir boyuta sokuyor sanki. bir gelenekcilik var, belki onlardan biri de bir markayi -sahibi de olsa- ait oldugu degere ve menseiye teslim etme. saman altindan su yurutme ya da kapitalist-faydaci bir dusunceden ziyade, markanin kimyasina ve tuketici algisina mudahele etmemek olabilir. ya da fazla iyimser dusunuyorum. ama pearl harbor olayini tasvip etmiyorum :S

bir rivayete gore de japonyada mesela "what do you do" sorusuna mesleginden ziyade "i work for toyota/sony/mitsubishi" seklinde cevaplar aliniyormus. mees sue be she, sue zoo key, be aime Double You XYZ var bi de, onemli konsept.

ingilterede ise calismak isci haklarina aykiri bildigim kadariyla :S

Anonymous said...

erol,

markanin kimyasina dokunmamak, onun aslinda geleneksel alicisina hitap etmeyi surdurmek, bizatihi kapitalist durtunun kendisine iliskin bir sey degil mi? mesela bu adamlar vivid video'yu alsalar, onunla yeni takashi miike filmleri mi yayinlarlar yoksa mickey mouse gelenegini mi surdururler :s

here is the dilemma, halep nerede?

Anonymous said...

sevgili ilimli zatoichi; zaten fazla iyimser bir gorus olabilecegi ozelestirisiyle siyirmak uzere ufak bir paca payi birakmistim. katiliyorum, vivid'i satin alirlarsa hentai hegemonyasi bas gosterebilir. ama bu da bir nevi gelenege baglilikla aciklanabilir ticari bir harakiri anlamina gelmez mi? :S iste halep iste korfez hodri meydan alayina gone with the vivid!

Anonymous said...

dear pozitif vibrations,

peki bir de caponlarin once upon a time baris manco sevgisinin nedenlerini ogrenebilirsem, iste o zaman benim icin uzakdogu kulturunun mistik kapilari ardina kadar acilmis olacak.

Anonymous said...

sevgili aysegul aldinc,

japonyadaki popularitenin genis bir fan kitlesi olan unlu japon ses sanatcisi sahsenem'le olan iliskisinden kaynaklandigi soyleniyor. ama televizyona cikamiyor bu iddia.

Anonymous said...

buraya yazi yazanlarin hepsi toto$tur. site sahipleride baryak tutani, onde gidenidir.