Saturday, March 13, 2010

trouble in the message centre

Hep bilgi alma, istedigimiz her turlu bilgiye sahip olma ozgurlugunden bahsediyoruz. Ancak gundelik hayatta gerceklik algisinin sagligi acisindan kimi zaman bilgi sahibi olmama ozgurlugu de en az digeri kadar onemli. Birilerine zarar veren, tasimasi cok guc bilgilere ornegin kulak misafiri olmak, ya da farkli yollardan maruz kalmak hic de hos bir durum olmayabilir. Yasadiginiz etik bunalim kendi hakikatiniz dogrultusunda bu bilgiyi paylasmaya gittiginde, sonrasinda bu kez size ongorulen alani ihlal etmis olmanin dogurdugu bir baska etik bunalimi yaninda getirmesi cok dogal.

Gecenlerde bir telefon geldi. Üçüz yegenlerimden erkek ve tipki digerleri gibi on iki yasinda olani, evde yalniz ve can sikintisindan patlamak uzere oldugunu soyledi. Sadet zaten daha bastan gelmisti de, anlamazdan gelip bunu degistirmek icin ne yapabilecegimi sordum. Tabii ki bilgisayarin giris sifresini istiyordu. Sifreyi ilk olusturma ve belli araliklarla degistirme gorevi nedense hep bana verilmisti. Bu hicbir teknik beceri gerektirmeyen goreve, bu gibi teknik konulara hakimiyetimden oturu secilmis olabilirim. Tipki ampul degistirme isinde oldugu gibi :S. Ya da ablamin bu zorlu uclunun mukavemetine karsi ayakta durabilmek icin bir takimdasa, uygulamanin dogruluguna yapilacak elestirilerin karsisinda dimdik duracak bir yandasa, bir ikinciye, ya da kurumsallasmaya ihtiyac duymasindan kaynaklanabilir. Ne yapmaliydim? Onlara karsi zaten hep yufka olan yuregim kizarip borek kivamina gelmisti bile.

Bilgi saklama acisindan dipsiz bir kuyu, iyi bir sirdas oldugumu dusunurum. Eger o bilginin benden cikmasi durumunda birilerinin zarar gorecegine inanirsam, veya bana ileten kisi –fikren katilmasam dahi- bunu saklama konusunda siki tembihte bulunmussa o bilgiyi yutar unuturum. Ancak bu kez durum biraz farkliydi. Oncelikle ablam bana yemin filan ettirmemisti, bu buyuk avantajdi :S Ve tabii ki bunu paylasmamin zararli oldugunu dusunmedim. Evde cani sikilan ve okul suresince hafta ici cep telefonu, playstation ve televizyon gibi aygitlardan men edilmis evde tek basina bir cocugun bir-iki saat internet basinda zaman gecirmek istemesinden daha dogal ne olabilirdi ki? Bu konuda hicbir mahrumiyet yasamadigim halde benim dahi evde ilk aklima gelen sey bundan pek farkli degil. Bu nedenle sifreyi paylastim. Ancak sonrasinda ayni yastaki uc cocuk arasinda adalet dagitmanin ne kadar zor oldugunu, bu yukun altinda fazlasiyla ezilen evdeki otoriteyi astigimi, kendi yargi sistemimin dogrulugunu baz alarak cok da icinde olmadigim bir yasam duzenine disaridan bencilce mudahale etmekle acaba dogru mu yaptigimi dusunmeye basladim. Neyse ki soylememe gerek kalmadan sevgili yegenim durumu itiraf etmis ve sifre isinin koku ablamda oldugu icin uygulama kaldigi yerden bir gecelik fireyle geri gelmis.

Gectigimiz hafta sonu bir aksam ablama gittim. Gece uyku tutmadi ve bilgisayarin basina gectim. Yukaridaki hadiseyi tamamen unutmus olarak bildigim sifreyi girdim. No pasaran!. Ablam gibi dusunmeye calisip aile esrafindan bildigim butun dogum gunu tarihlerini girdim, bicare. Inat ettim, ettigimle kaldim. Sonunda internetin yasakli oldugu, sadece birkac aptal bilgisayar oyununun yer aldigi “misafir” kullanicisina razi oldum. O da beni on dakika bile oyalayamadi. Ertesi sabah durumu anlattim, gul gul olduk :S Agzim iki kulagimdayken soyle caktirmadan, bilgiye acligimin acziyeti belli olmasin diye “neyse, yeni sifreyi alayim bari” dedim. Ablam “ben girerim” dedi :S Artik sifreyi ben de bilmiyorum. Cocuklarin olasi suistimaline karsi beni korudugunu soyleyen ablama hak verdim, benim icin de boylesinin cok daha iyi oldugunu, cunku ayni dirayeti gosteremedigimi soyledim. “En azindan kimin dogum tarihi oldugunu soyle” dedim, yemedi.



Üçüz demisken, unlu toplum bilimci “clearly non-canadian" Ecko kardesim gectigimiz hafta memleket ziyaretindeydi. Yegenlerden konu acildiginda burc meselesinin ne menem bir palavra oldugunun uc ayni dakikada dogmus insan arasinda tek bir ortak ozelligin bulunmayisiyla benim icin kanitlanmis oldugunu belirttim. O da belki bunun bir ortak ozellik sayilabilecegini soyledi. Pek polemige girmedim dogrusu. Artik gittigi icin arkasindan atip tutabilirim. Nasil yani, A ve B kumesinin hicbir ortak ozelligi yoksa, bu “ortak ozelliksizlik” bir ortak ozellik olabilir mi? Ama bu ayri ayri her bir kumenin kendi kapsaminda, kendine icinden cikmis bir ozelligi olamaz ki… Anca diger kumelerle etkilesimin, metaforik olarak toplumsal etmenlerin sonucu olarak bir ozellik teskil eder, ama bu da yine ona ait bir kume ozelligi sayilamaz mi? “Zero is also a number” mi? Bos kume diye bir sey yok mu? Ya da var ama pek bos mu degil? Yoksa muspet ilimlerle sosyal bilimler tam da bu noktada mi ayriliyor? Bu ve daha fazlasinin cevabi bir sonsuz sonra!

No comments: