Tuesday, December 29, 2009

3..2010..1......BOOM!

Turkiye siyasi gundemi bir suredir oylesine bulanik; saflar birbirine gecmis, herhangi bir gelisme ancak birkac mantik yurutme isleminden sonra degerlendirilebilecek kivama geliyor. Bir siyasi kanat, tum kamuoyunu alakadar eden bir konuda evrensel bir tavir sergilemeden once hasimlarini tartmak on kosuluyla siyasi reytingini ince hesap makinasina vurup stratejisini gelistirmeye kalkinca ortaya absurd tablolarin cikmasi kacinilmaz oluyor: CHP, Alevilerin sozcusu, AKP, din ust kimligiyle Kurt azinlik pastasindaki buyuk bir dilimin temsilcisi, Turk Solu da militarizm ve ekstrem milliyetciligin neferi olarak karsimiza dikiliyor. Etiket disi eylem de yok, reaksiyon da. Hicbir siyasi hamle belli bir konu icerisinde hakikat ve hakkaniyet namina ele alinmadigindan, birbirini gormeyen istasyonlarin takibi olanaksiz yildiz savaslarina donusmus gundem dinamiginin takibi, ortalama bir duyarliyi nakavt ediyor. Yurtta gelisen bir haber hangi zumrenin aleyhine isliyorken ona dusman safin lehine calisiyor, ayni dusmanin dostu buradan hangi payeyi alirken tum bunlarin disindakiler nasil gucsuzlesiyor, bir cok bilinmeyenli denklemler alemi... Siyasetteki daha once entrika dolu tabiatiyla ele aldigimiz japon kale retorigi eger bir miktar acik fikirli ve sorgulamaciysaniz sizi her safa muhalif, yani tum bunlarin disinda kalip iyice guc kaybeden tebaaya hapsediyor. Guneydogu karismis, kendi belirledigi standart isleyisin ve sinirlarin disina cikildigi an en hosgorusuz yuzunu gosteren sozde demokrasinin magduru ofkeli halkla guvenlik gucleri kafa goz girismis halde. Ankara’da sokaga atilmis Tekel iscileri, hakim duzen disi hicbir protestocu gruptan esirgenmeyen terorist muamelesinden kendi payina duseni aliyor. Basbakana gore yasanan eziyet tamamen “ideolojik”. Kiymetini bilin, bir "politika"cidan bundan daha absurd bir arguman duyamazsiniz. Askeri darbe mi sivil darbe mi kutuplasmasi kamuoyunu lastik gibi iki ucundan gerim gerim gererken, agaca cikip nasil inecegini bilemeyen, o belirlizlikte gecirdigi nevrozla pencelerini daha derine gecirmis kedi misali siddet de tirmandi, simdi nasil inecegini bilmiyor.

Dunyadan da sayisiz emsal cikarmak mumkun. Lakin maksat birkac tanesini ele almak olsun, aperatifleri pas gecip sicaklara girelim. Kopenhag Iklim Zirvesi’nde tum kuresel isinma meselinin bir martaval oldugu fikrinden kendini alamayanlar veya bu afetten kendine pay yontmaya calisanlar dunya ikliminin gelecegine dinamit dosemeye devam ederken, protestocular, devletler erkani mutarekesinden cikamayan sonuclardan daha somut haberlere vesile oldu. Degismeyen sonuc; fiyasko. Bunun disinda, malum, adaletsizlik denizi aciktirir. Ancak acikmak icin de tok olmak gerekir. Dunyanin ac nufusuna artik tokluga giden en kestirme yol olarak esekler cenneti gosteriliyor. Baska baska… Hah, yaklasik 1400 mevtali Gazze saldirilarinin birinci yildonumunde Ortadogu’daki kaosa ve ic savaslar kupasinin cazibesine karsi koyamayan Iran da dorduncu torbadan katilmak uzere… Ruhlarina el fatihanin iki gun once sonsuzluga firlatilan dort protestocu uzerinde dagilma ozelligini kullanmak sizlere kalmis. Sadece birkac gunluk secme haberlerden bilanco bunlar, eger son on yila girissek karsiki kozmos yikilir. Neyse, tum bunlarin dunyanin 9 inch civisinin halen cikmakta oldugu disinda baglanacagi bir yer yok. Hal boyleyken, caktirmadan gelecek de geldi.

Yil 2010… Su “decade” devirme fikri cok bunaltici. Ya da bana oyle geliyor. Bir onceki gecis asir, hatta milenyum devirme heyecaniyla arada kaynamisti. Fakat bu defaki yan unsurlardan arinmis dijit degisikligi tum tatsiz ve tuzsuzlugunu –bana- hissttiriyor. Ayrica bircok distopya filminin adres gosterdigi yillara halen zaman varken kokusmuslugun, kaosun ve teknolojinin hizina bakildiginda ongoruler hic de fena gitmiyor. Rollerball’a 8 yil -ki spor sahnesi gladyator arenasina benzeme yolunda tekinsiz adimlarla ilerliyor- District 13’e 10 yil, Total Recall’a 80 kusur yil (bu cok optimistik bir rakam; en fazla 30 yila oradayiz), Twelwe Monkeys’a 30 yil, Blade Runner’a ve Running Man’a da 9 yil kaldi. Isimiz felaket tellalligi degil. Dunya son devr-i guneslerinden tur aldi mi bilmiyorum. Ancak bu blog’un –son zamanlarda uzerindeki mevsimsel olu topragindan mutevellit karanligi ve zamansizlikla alakali intibak azligini bir kenara koyarsak- genel itibarla dunya derdine kaptirip kendi makarasindan taviz verecek bir yapisi olmadigini da az cok biliyoruz. Buna karsin, kavanoz dipli ve ekseni kayik uyur-doner hastanin durumunun pek icacici oldugu soylenemez. Onu bunu birakin da, yilbasinda ne yapiyoruz? Soyle Strange Days’deki yeni milenyum partisi muhadili bir yilbasi partisi icin Taksim’de bulusalim. Hayatta kalan saglar geceyi anlatir.

Yilin bu zamanlarinda siber aleme doktugumuz ortakligin ikinci sene-i devriyesinde bize de mutlu yillar…

1 comment:

erdobaz said...

Post apokaliptik mad max II - The Road Warrior i da unutmayalim - motorlu motor-rad li - birde uzayli zekiye , tek gecerim. O zaman hosgeldin disco 2010. Dunyanin le$ gibi koktugu yeni bir yil daha. Ama yenilmek yok.