Goz doktoruna gittiginizde doktor sizi gormeden once bir dizi rutin tetkikten geciriyorlar; goz tansiyonu, keskinlik olcumu vs. Icınde bulundugum “Mayıs Sıkıntısı”nın kisa bir bolumu olarak gectigimiz hafta goz hastanesinde gecirdigim zaman diliminde sikca gordugum bir imaji buraya tasimaya ugrastim, durdum. Bir hafta sonunda yildim. Hani su mikroskobik/teleskopik bir cihazdan gorulen ve saniyorum goz keskinligini tetkik etmeye yarayan, birkac hamleyle bulaniktan berraga netligi degisen, uzun, beyaz citli yesil bir yolun sonundaki kirmizi mustakil ev.
Internette ingilizce ve turkce dallarinda olmak uzere, silkmede 350, koparmada 500, toplamda 1500 arama sonucunda halen elimde koca bir sifir var. Arama terimleri pek iyimser bicimde "göz muayenesi/eye exam"le baslayip "fundus floresein anjiografi" "psödofloresans", "korneal topografi"lerle devam ederken ne bittigi yeri, ne de hangi noktada pes ettigimi hatirlamiyorum. Peki neden bunla ugrasiyorum? Pek iyi olmadigimi zaten biliyorum. Ancak periferlerimin [oh ortak, where are thou?] benden daha iyi durumda oldugunu zinhar kimse iddia edemez. Hadi ben bilgisayar basinda, resmin pesinde pervane olup tirlattim... Peki dehsete kapilip kinayacagi yerde surecten etkilenip goz hastanesine giden, cihazin icindeki resmin basili halini talep eden, olmadigini ogrenince cihazin marka ve seri numarasini not edip uretici firmaya ulasmaya calisan ve sonuc alamamanin uzuntusunu benimle pek olagan bicimde paylasan zati muhtereme ne demeli?
Cok basitti, imaji bulup asacak ve uzerine su cekilmez hayattan –surpriz ve acili bir goz problemi dahilinde bile olsa- ufacik bir delik vasitasiyla yesil, sade, huzurlu ve minimal bir manzaraya kacis uzerine ucuz edebiyat yapacaktim. Fakat imaji arama sureci basli basina gundem isgalini olusturdu. Daha da kotusu, sinirler bozuldukca imajla aramdaki hissi baglanti da deforme oldu.
Simdi dusundukce resmi histeriyle arzuladigim izolasyona, dogaya ve sadelige kacistan cok huzura dogru bitmek tukenmek bilmeyen, netligi ve mesafesi surekli degisen bir yol, bunalim bir Atif Yilmaz filminde surekli hortlayan bir kare, ruyada kan-ter icinde katedilmeye ugrasilan ve fakat bir turlu kisalmayan mesafe ve varilamayan hedef gibi dusluyorum. Hatta evi de Evil Dead gibi serilere mekan olmaya aday bir tehlike ve dehset kuyusu olarak kurguluyorum. Sanki icinde insanlar var ve o ufak delikten seslerini duyurmak icin haykiriyorlar. Kim bilir, belki de malum resmi bulmaya muvaffak olanlardir. Aman uzak olsun, her iste bir hayir vardir. Zaten goz hastanesindeki asistan da “o resmi bulan geri donmedi” turunden imalarda bulunmus. Kis kis cinler kis kis, yallah cinler yallah...
Monday, May 26, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment