Thursday, August 27, 2009

kanal tedavisi

Hicbir zaman sporun seyredicisi oldugum kadar yapicisi olmadim kabul ama salonda yapilan ve rekabet icermeyen (fitness, vucut gelistirme vs) salon sporundan ayrica bir hazzetmem. Suni yontemlerle havalandirilan, dip dibe olusuyla birincil hayvani gudulerden alan (space) mefhumuna kasteden, kalin duvarlarla sinirlandirilmis, alete dayali olmasina binaen oldukca edilgen ve programli bu aktivitenin sporun tabiatindaki ozgurluk olgusuyla da ters dustugu fikrindeyim. Hem kaslari hergun belli bir program cercevesinde ve ayni yonde calistirmanin –eger derdiniz kilonuzu korumak degilse- faydasina da pek inanmiyorum. Zaten mutemadi bir vucut gelisimi veya diriligi istiyorsaniz tum yapmaniz gereken sadece hayat boyu devam etmeniz. Hadi bir yil vucut gelistireyim, o kaslar da beni uc yil gotursun gibi bir dusunceniz olmasin zira kaslar da muhtemelen yapay ve fazlasiyla edilgen bir gelisim sureci yasadigi icin kisa zamanda eskiye donuyor. Kondsiyona katkisi deseniz o kadarcik metrekarede kesintili aktivitelerle vucudunuz ve o yapay havada akcigeriniz ne kadar kapasiteyle calisabilir bunlar da supheli.

Her elestirinin ya da yapibozumun bir alternatif sunmasi gerektigini dusundugum icin bu istifrayi izleyen bir eylem planim elbet var. Bu aralar hergun kosuyorum. Bulungudum yerden gecen L’Ourcq kanali 100 km’ye yakin bir uzunlukta olup birkac sehirle birlikte neredeyse tum Paris’i geciyor. Etrafina dogal olarak konuslanmis, bazi yerlerde sikligi ile orman izlenimi yaratan agaclarin sagladigi ambiyans eger Istanbul’da olsaydi ya agaclar coktan tas yapilara donusmustu, donusmediyse de bizde yayip kafayi cekme istegi dogururdu. Zaten dag haline gelen bira ve sarap siseleri siki bir korumayi beraberinde getirir ve jandarmalarin gozetiminde “mangal keyfi” yapiyor hale gelirdik. Hos Paris’te gectigi merkezi bolgelerde de sarap ve gitar esliginde bir “akdeniz aksamlari” kulturu hakimiyeti yok degil fakat cok buyuk bolumu tertemiz ve el degmemis. Kanalin her iki yaninda bisiklet ve kosu parkuru var. Dilerseniz metro veya baska toplu tasima araclariyla 45 dakikada cekeceginiz yolu bisiklet ile dumduz bu kanali izleyerek daha kisa surede ve daha cok egzersizle gecebilirsiniz.

Geldigim ilk gun o kadar provoke olmusum ki derhal Dekathlon’a gidip bir cift kosu ayakkabisi aldim ve yolu kosarak dondum. Dermisim. Yok arabayla gitmistim, once eve ugradim, oradan da istikamet Canal de l’Ourcq. Temiz hava, bedava oksijen, yemyesil manzara, sinirsiz gokyuzu, genis alan, nefes egzersizi, doga zevki ve kondisyon hepsi bir arada. Beni bile bastan cikardiysa on dakikada bir karsilastigim az sayidaki kosan ya da yuruyen insandan geri kalan milyonlarca insanin nasil bir motivasyon aracina ihtiyac duydugunu bilemiyorum. Bisiklete lafim yok, Paris sonunda uzak komsulari Hollanda’nin izinden gitmeye karar vermis, baktiginiz her kadraja en az biri giriyor. Aykiri belediye baskani Delonoe tam bir otomobil dusmani ve kenti onlardan temizlemeye kararli. Pek cok caddede her sabah bakimi gezici calisanlarca yapilan, halka acik ve yarim saate kadar bedava olan bisikletlerin bulundugu noktalar var. Yarim saat dolmadan surekli degistirerek tum gun bedava gezebilirsiniz. Ama aradiniz mi bulunmuyor; benim elimde patladi ve iki saat parasi kredi kartina gecti. Saglik oldu, boylesine feda olsun.

Ne yazik ki icinde bulundugum kosullardan ciktigimda bu rutinin son bulacagini biliyorum cunku buralarin en onemli ozelligini atliyoruz: Yokussuzluk ne buyuk nimetmis; hic bir zaman sporun oncesi, sonrasi ve sirasi bu kadar kolay olmamisti. Istanbul’da once araba yolu ve egzos (yeminle dogrusunu bilmiyorum) dumanindan uzak, mubalagasiz 3 metre mubalagali 1 metre genisliginde olanlar disinda bir kiyi seridi bulmak, tabii ki arabayla gitmek, musait bir yere parkedip kosup ayni noktaya donmek gerekiyor ki herhalde bir spor suresi kadar da oncesi ve sonrasina zaman gommek gerekiyor. Bu durumda onlara sagligin yollari, bize kursunlar (element olan)…

No comments: