Monday, December 31, 2007

demirkubuz'a isim onerisi: sefalet

guvenilir kaynaklardan kulaga fisildananlar, sozune kiymet verilen elestirmenlerin uzerine yazdiklarina ragmen uzun sure inatla ihmal ettigim demirkubuz sinemasina turkmax'in degerli katkilari ile, ancak son aylarda dalabildim. anlatilan, bicimde ve ozunde benzer hikayeler. Imkansiz bir askin pesine dusmus kaybolmaya/dusmeye megilli erkek karakterler ve aldatan guvenilmez/ulasilmaz kadinlar. simdiye kadar cok yazarin, sinemacinin ekmek yedigi bir alan. demirkubuz ortaya yeni bir hikaye atabilmek adina kirk takla atmak yerine olabildigince sade bir anlatim tutturuyor. aslinda hepimizin cevresinde donen -ya da en azindan donebilecek- aci hikayeleri ve mutsuz sonlari, yesilcam'in alisilageldik destansi dili ile degil de, gundelik hayatin gercek estetigi ile sunuyor.

fakat zeki "kapalinin cocugu" demirkubuz'un ayirt edici yani -in my humble opinion- filmler arasindaki sureklilik, gorunmez bag... kronolojik bir sirayi takip etmeksizin, ardi ardina izlenecek iki demirkubuz filmi, sanki ayni buyuk hikayenin birer kesitiymis hissi yaratiyor. masumiyet - kader ikilisi zaten ayni oykunun farkli safhalari, ipucu aramaya ne hacet? ayrica zaman ve mekan icerisinde gezindigi icin yonetmenin en rahat hareket ettigi ve belki de bu yuzden en basarili, yurek daglayici/ic parcalayici isleri (a masterpiece. two thumbs up!) . isin entersan tarafi, demirkubuz, filmlerini ayni trajedinin etrafinda ormekle yetinmeyip, kimi zaman neredeyse birebir ayni sahneleri kullanmaktan cekinmiyor.


ornegin kader ve itiraf'in final sahneleri...
erkek karakterlerin toplumsal referanslari oldukca farkli. harun (itiraf/ taner birsel) gecmisi itibariyle sorunlu bir evlilik yapmis basarili bir muhendis, bekir'se (kader/ ufuk bayraktar) bir baltaya sap olamamis mahalle cocugu. kadinlari ayirmanin ya da bitistirmenin anlami yok. ugur (kader / vildan atasever) ve nilgun (itiraf / basak koklukaya) arasindaki sinifsal farkların bir onemi yok. ne de olsa guclu, gunahkar ve aci cektiren, aslinda haraketlerini anlamaya calisirken dahi gizemini koruyan femme fatale karakterler. fakat her iki film de ayni sona dogru, ve hatta ayni mekana dogru suruklenip nihayete eriyor.


itiraf, ankara'nin yoksul ege mahallesinde nilgun'un yerlestigi gecekondu'da son buluyor. dekor; somya / basit masa/ ve yemek yiyen hamile, terk edilmis ve yoksullasmis kadin.
kader'in finali icin secilen sehir turkiye'nin oteki ucunda; kars (bati-centric kafaya gore kars hep oteki uctur. bu anlamda oldukca bereketli bir kent. ). fukara bir evin isinmayan salonu. yine somya / yine masa/ ve yakin zamanda cocuk dogurmus, dipteki ugur. kirik dokuk esyalar ve yoksul mekanlar, belli ki demirkubuz'u fazlasiyla etkilemis (cocuklugundan bugune kadinlarla iliskisinin okunmasini freud'culara birakalim) . belki kisisel gecmisinin bir parcasi oldugu, belki de buyudugu kosullara yabanci oldugu icin. hangi nedenle olursa olsun, zeki demirkubuz istedigini gostermekte ve hissettirmekte sorun yasamiyor. bu yetenegin kendisi, bir yonetmeni basarili addetmek icin yeter de artar bile (yani zd'ye bir miktar vasat'ta gezinti kredisi taniyoruz). artaniyla da kendime cikolata aliyorum.




haftanin ugly betty'si: addetmek.

No comments: