Test Card, 50’lerden beri televizyonlarda, yayinda herhangi bir program olmadigi zamanlarda gosterilmek uzere kullanilan, aslinda kamera pozisyonunu, renk, kontrast, parlaklik gibi ince ayarlari, kisaca goruntunun net ve dogrulugunu test etmeye yarayan test sinyali... Keyfe keder tasarlandigi sanrisina karsin, cumbusun her bir deseninin de bu anlamda bir test fonksiyonu var. Bir zamanlar gercekten fiziksel bir kart olan ve kameranin ona sabitlenmesiyle izleyicilere ulasan bu sinyal sonradan dijitalize edilmis. TRT’nin kurulusuna kadar geriye giden bir/birkac versiyonuna zaten biz de oldukca asinayiz. Bugun test card modasi gecmis durumda, zira TV kanallari 7/24 yayin yapiyor. Fakat halen basvurulan bir test teknigi olmali ki, ekseriyetle canli yayinlarda “link hatlarinda” olusan ariza durumlarinda birkac saniyeligine de olsa dikkatli izleyicilerimizin gozunden kacmiyor.
Bu icadin mucidi, TV aleminin piri BBC... Ilk modelin adi Test Card A. Zamanla teknolojik ilerlemeye ve test fonksiyonlarinin degisimine paralel olarak gelistirilen kartlar B, C seklinde devam eden alfabetik bicimde isimlendirilmis. Turkiye’de en cok kullanilani ise, renk cumbusu dairesiyle asina oldugumuz Test Card G. Bu olgu cenahinda devrim niteligindeki gelisme, kuskusuz, o kulak tirmalayici sinyalden muzige gecis... Muzigin devamliligini saglamaya vesile kaset teknolojisinin kesfiyle, artik bu donuk goruntu degisen arkaplan muzigiyle 1955 yilinda hareketlenmis. Fakat bu muzik, Britanya’da Muzisyenler Birligi’nce denetlenmeye alinmis. Denetleme talebi MB’nin, eger BBC istedigi her sanatciyi/albumu yayinlama luksune sahip olursa, muzisyenleri ise alma ihtiyacini azaltacagi ve kurumdaki kadrolu muzisyenleri budayacagi yonundeki endisesinden dogmus. Eh, BBC de fazla direnc gostermemistir, cunku bu hareket BBC’nin radyolarina da bir kasit olurdu.
Gelelim Birlesik Kralligin en populer test kartina, resimdeki Test Card F’e... 1967 yilinda BBC’nin renkli hayata gecisinin hemen ardindan yayina giren ve kirk yila yakin bir sure tedavulde kalan bu kart, beyaz perdeye ilk insan gonderen kart olmasi ozelligiyle taniniyor. Karti yapan muhendis George Hersee, renk ve canlilik katmak amaciyla orta yerine kirmizi, mavi ve yesil renklerin de test edilebildigi, kizinin (Carole Hersee) ve onun oyuncak palyacosunun (Bubbles The Clown) yer aldigi bir resim yerlestirmis. Bu sekilde Hersee, onlari televizyon tarihinin 70 bin kusur saatle –cansiz da olsalar- en uzun gozuken karakterleri/ikonik figurleri yaparken, yillar boyu turlu komedi programi ve parodiye, halk arasinda da espriye malzeme vermis. Bu rekor dekor, daha once deginmis oldugumuz palyaco fenomenine de ucundan dokunuyor. Resimdeki palyaco Bubbles, Britanya’nin en populer palyacosu. Oyle ki koulrofobi icin cocuklar uzerinde yapilan, palyacolarin cocuklarda kaydadeger oranda korku yarattigi bulgusuna ulasilan arastirmalarin bir cogu Bubbles uzerinden gerceklesmis. Bence cocuklar palyacodan degil Carole’dan korkmustur, ama soyleyememistir. Su bakisa bakin hele. Tez bir exorcist cagirin!
Thursday, March 6, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment