Wednesday, January 28, 2009

..100

100... bu meshur sayiya atfedilen yuce anlami onluk sayi sistemini kullaniyor olusumuza baglayabiliriz. ama onluk sayi duzenini secmis olmamizi ancak ve ancak ellerimizdeki parmak sayisiyla aciklayabiliyorum. demek insan evladi sayma araci olarak elden once abakusu kesfetmis olsa durum farkli olabilirdi :S. anlam ve onem konusmalarinda hep zirvalarim, kusuruma bakmayin. efendim, bu platformun bekcisi ve zafer fukarasi iki besiktasli hasta icin bu sayinin tek bir anlami var; o da bir zamanlar yasamis oldugumuz rivayet edilen, simdi gercekliginden suphe ettigimiz evladiyelik sampiyonluk... evladiyelik demisken; 100. yil belgeseli 2 CD halinde evde duruyor. Ne miras ama? Olur da blue-ray, x-ray standarti filan derken torun-torba izleyemez diye, yaninda bir de VCD player birakiyorum. gerci vaziyet artik tarihi bir yildonumune denk dusen, muthis zamanlamasiyla harmanlanmis anlamli sampiyonluktan da cikti; bizim icin herhangi bir sampiyonluk haline geldi. yazik, bunun sebebi zafere bagisiklik kazanmamiz degil, kitliktan dolayi gecmisteki her sampiyonlugun siradisi ve evladiyelik bir hal almasi... “hasta besiktas”li yerine “besiktasli hasta” kullanimimiz da bir kelime oyunundan ibaret degil. hepimiz hastalandik. “besiktas patient” adinda bir film yapilsa en iyi yabanci film dalinda pekala oscar kazanabilirdi. ve altta kalmaz, en az “english” olaniyla esdeger bir dram icerirdi. sonra bilbordlarda, film afislerinde, sanal alemdeki gorsellerde iki kelime arasina yapilan eklentilerle (“besiktasli, be patient” gibi) hastaliga es, catlamak uzere olan sabrimiza gondermeler yapilirdi. oscar’da kaleci Oscar’in payi konusulur, Cordoba onun da tuzu olup olmadigi enine boyuna tartisilirdi.

goruluyor ki 100. post’un anlam ve onemine dair birseyler tuslamak isterken saplandigimiz ve postu deldirdigimiz yer, icimize islemis olan kronik vak’a, biraz da zirvalik... hakcasi, konunun disina cikmak icin de yer ariyoruz, ama bir yerden baslamak gerek. alter[ed] native, “hadi bir araya gelmeyip blog yapalim” fikriyle ortaya cikti. kiyak da bir cizgi yakaladi. baslangictaki gaye, kafadaki dusunce baloncuklarindan kurtulmak, zamansiz (timeless) degerlerden ziyade, gunceli ve gundeligi not dusmekti. fakat neredeyse baslar baslamaz icgudusel olarak tum zamanlara hitap eden degerlere yer verdik, isi planladigimizdan da ciddiye aldik ve bu ciddiyeti bir iddia haline getirdik. gereksiz bir davranisti. yok yok, degildi. icerik tabii ki ivir-zivir ve abuk-sabuk, ama onu isleyis bicimindeki ciddiyetimiz ve ozenimiz bizi iyi hissettiriyor. Basarinin siki bir ortakliktan gectigini Nip/Tuck’tan zaten ogrenmistik. biz de bu yolu izlemeye koyulduk. geriye/asagi bakinca ahval pek de fena gozukmuyor. eger yakin zamanda mola vermemis olsaydik, lutfen bu basliga yorumlarinizi yazin, ona gore tamam ya da devam karari alacagiz deyip sizi tehdit etmeyi planliyorduk. lakin su an elimiz pek guclu degil.

bu arada mola konusuna kisaca deginmek istiyoruz. bu konuda uzerimize cok gelindi, tarz bu olmamaliydi. yalan tabii ki, bir-iki kisi sordu hepsi o. dogal gelisen bir molaydi, elbet yine olacaktir. dogrusunu isterseniz kendimizi ise guce verebilmek ve alter[ed] native’in metamorfozu icin bu araya cok ihtiyacimiz vardi, deyip hayatimizi ve alter[ed] native’i gereginden fazla ciddiye almanin manasi yok. tabii savciligin suc duyurusu uzerine ofisimize yapilan baskin ve el konan arsivimizin de gecikmedeki payini hatirlatmali... bereket, yayin yasagimiz zamaninda kalkti, yoksa bu isten cukkaladigimiz balya suyunu cekmek uzereydi. siki ortaklik demisken; ortak bana kurnaz bir surpriz hazirlayip ben 100. post temali yaziyi yazarken arada post girecek, bu koca metin 101. siraya yerlesip bosa cikacak ve anlamini yitirecek diye tirsmiyor degilim. hemen bitireyim de gondereyim :S

100ler kulubune girdik. ama asil hedef asagidaki "yüzler kulubu"ne girmek olmali. onlarin kontenjan da 100 ile sinirliymis. yalniz dikkat ettim, aralarinda pek meymenetsiz yüzler var. iki tanesinin ayagini kaydirip kadraja girebilmek icin hicbir engel yok, sonucta calisma meselesi ve hersey kafada bitiyor :S

No comments: