Monday, October 19, 2009

break a leg (in hell)

okuldan, varolussal cigliklardan, genclik hezeyanlarindan ve belirli bir olaydan uzaklasabilmek icin yelkenim her turlu kacis ruzgarina acik oldugundan, universiteler arasi kalabalik bir organizasyon kapsaminda 99 yilinda, tam da bu tarihlerde adiyaman’in yolunu tuttum. kaciracagim ders sayisi dusunuldugunde ruzgarin yasal yollardan esmesi plani mukemmel kilmisti bile. ilk hafta hersey cok iyiydi. ancak gittigim yerdeki toplulukla daha entegre olamadan dezentegrasyon sureci yasadim. ustune hem kamp, hava ve ortam sartlari, hem de kafami allak bullak eden istanbul cenahi (sakli mutlaka geri doner) vaziyeti tam bir kabusa donusturdu. on gun zannederek katildigim macera uc haftayi buldugunda oynatmaya ramak kalmisti. agiz tadimi kaybetmistim ve dondukten birkac hafta sonra dahi geri kazanamayacaktim. artik umidi kesmisken nasil geri geldigini de animsamiyorum. velhasil insanin imdadina yine kendisi yetisiyor, camur icerisindeki cadirda hasere yuvasi uyku tulumu icerisinde tipayi cekmek uzereyken zor gunler icin sakladigim James Dean Bradfield roportaji (Roll'da) imdadima yetisti. 98 dunya kupasindan Nirvana’nin duzeyine erisme hayaline kadar cok seyi anlatiyordu. odasindaki duvarda iki posterin yer aldigini; bunlarin birinin Jeff Buckley, digerinin de Robert De Niro ile Joe Strummer’in Clash konseri oncesi, sahne arkasinda cektirdikleri fotograf oldugunu soyluyordu. bambaska dunyalara gitmis, ikilinin birlikte cektirdigi fotografi kafamda canlandirmis durmustum. on yil oncesinden daha yarim saat oncesine kadar gecen yaklasik on yillik sure zarfinda bu fotografi aratmak, ona ulasmayi denemek aklimin ucundan dahi gecmemisti (sakli hic degilse mutlaka geri doner). belki kafamdaki imgeyi korumak icindi. ama kurguladigimdan cok daha iyi ve dogal bir kareymis. ben ikisini sanki askerlik fotosu misali (o gun icinde bulundugum ortam bundan fazlasina imkan tanimazdi) omuz omuza, objektife bakarlerken duslemistim. JDB kusuruma bakmasin, fikri kendisinden apartiyorum ve bu fotografi her daim gorecegim bir bosluga ilistirecegim. ama sizler yapmayin. zaten bir sirrimi paylasmis gibi hissederken… bilmiyorum iste, yapmayin.

vay canina…

No comments: