Friday, April 25, 2008

Ben walkie, sen talkie

Air'in Fransiz adamlari gecmis tarihte - walkie talkie albumunun yayinlanisini takiben - verdikleri bir mulakatta "biz dj degil, muzisyeniz" diyorlardi… demislerdi / diyedurdurlar / diyeyazdilar… Sahsen ben bu iki centilmeni hicbir zaman dj olarak degerlendirmedim ancak bu dj'ligin saygideger bir zanaat olmadigini dusundugum icin degil. Boyle bir savunma yaptiklarina gore demek ki birileri onlari dj ikilisi olarak tanimlamis ve onlar da kimi nedenlerle bundan rahatsiz olmuslar. Orrayt… anlayisla karsilayabiliriz. Ne de olsa ozellikle de muzik endustrisinde ana akimlar, alt dallar ve bilimum kategorizasyon flu'lasti , sinirlar eriyip gitti. Hani oyle adamlar var ki temsil ettikleri turlerin en basarilisi sayiliyorlar ancak o turde musiki icra eden 2. bir ismi taniyan eden yok. Benzer bir kafa karisikligi bir donem futbol camiasinda da yasanmisti. Isler griftlestikce tanimlamalar da karisiyor (aslinda buradaki karmasanin sebebi eylem;in hep bir adim onden gitmesi). Mesela yillarin eskitemedigi 4-4-2 sistemi 'modern futbolun ihtiyaclarina cevap vermek' adina deforme edildi / mutasyonlara ugratildi / emdigi sut burnundan getirildi. Ayni maci izleyen yorumcular takim tertiplerinde bir turlu uzlasamadilar. Muzaffer A takimi kimilerine gore 4-1-2-1-2 , daha duz dusunen birisine gore 4-3-1-2 bambaska ve geleneksel birisine goreyse bildigin 4-4-2 dizilisi ile oynuyordu. Pekiyi burada sorun hakikaten postmodernist bir donusumun kaotik sonuclari ile yuzlesiyor olma durumu mu, yoksa tarih yaziminin hep biraz geriden gelmesi gerektigi mi? Yani biz basit gercekleri dahi ayirt edemeyecek kadar aptal miyiz, yoksa sadece biraz zamana mi ihtiyacimiz var? :S

Tabii ben son gunlerimi bunlari dusunerek gecirmedim. Zaten bu tip seyleri hic dusunmem, sadece yazarken aklima gelir. Herhalde 10 gundur yuruttugum tek aktivite ev aramak. Daha once bu isi bir kez yapmistim ancak hem sansin yardimiyla hem de kosullarin daha elverisli olmasi nedeniyle oldukca kisa surmustu. Meger hayli zevkli ve dahasi egitici bir faaliyetmis. Liselerde secmeli ders olarak okutulmasinda yarar goruyorum. Kentlerin ve hedef mahallelerin, yerlisine gore "bozulan" fakat objektif olarak yaklasildiginda gorulecegi uzere "degisen" yapisini gozlemlemek adina bence herkes yilda 1 hafta ev aramali. Boylesi bir mobilizasyon halinde kaybeden sadece -ev arayan ve tutan kitle arasindaki orantisizliktan oturu haybeye yorulan- emlakcilar olur, ki onlar da kaybetsin zaten. 1 kira bedeli kadar komisyon mu olur! (emlak sektorunu ve emekli amcalarin yuruttugu sokak arasi emlakciligin, emlak brokerligine evrimini sonraya birakalim. ve bir daha hic ugramayalim)


Izmir kentinin tek merkezi Alsancak. Karsiyaka Carsisi bir ilce merkezinin otesine gecmiyor. Benzer sekilde Konak, yollarin kesisimi olsa dahi geceleri yasamayan bir transit merkezi, bir hub. Hal boyle olunca, kentin butun renkleri de Alsancak'ta yogunlasmis oluyor. 'Eski Alsancakli' kent soylu ve kimisi levanten ailelerin ikamet ettigi mahallenin hemen bitisiginde travesti populasyonun yogun oldugu sokaklar basliyor. Ogrencilerin tercih ettigi rock bar larin ( yok "bilmemne hall" degil, nesli tukenmeye baslayan klasik rock bar ) bulundugu sokaklari kesen caddede daha chic restoranlar var. Sosyal sinif ve eglence kulturu cesitliligi olan, dolasmaktan ya da yasamaktan sIkIntI duyulmayacak hakikatli bir merkez. Uzerine bir de "her sokaginda Izmir'in kizlari kadar guzel meshur imbati eser" desem, tam romantik olacak ancak, yok oyle birsey. Kordon boyunun bitisik nizam yuksek yapilari ruzgarin icerilere sizmasini engelliyor. Yazin buram buram nem ve dayanilmaz col sicagi var. Yine de kumulatif hesapta artisi eksisinden epey fazla. O halde, yerleselim degil mi?


Bu arada, ben aslinda ev filan bakmiyorum, kenti geziyorum.

1 comment:

Anonymous said...

air e dj diyen maldir.