Thursday, April 3, 2008

bıraktık işi gücü - bastır hayalgücü

Daha önce fırsatını bulup kulağını çınlatmıştık; üst yönetim kademelerinden emekli olup sayfiye lokasyonlarına (bayılıyorum bu devşirme kelimeye) kapağı atmak, veya 10 küsür metrelik bir tekne - ya da yat, kotra, traleyleyleeeybüs, artık adı her ne ise - ile 180 günde devr-i ekvator seyahatlerine çıkmak, oldukça trendy bir burjuva tercihi. Ayhan Sicimoğlu gevşekliği / gevrekliği ile 'Karayip adalarının alayında coconut kırdım...hastasıyım!' diyebilmek hak'katen fiyakalı bir fantezi. Ne hoş! Şimdi 'biz' diye kümelendirebileceğim tonla beyazyakalı evladı aynı hayalin, daha doğrusu bir gün aynı hayali kurabilecek pozisyona gelebilmenin peşinde, iş hayatının anaforları içerisinde debeleniyor. Bir soyutlama olarak 'Başarı' myth'inin kendisi, orada bir yerlerde, bütün genç heveslerin rüyalarını ateşlendirmeye devam ediyor. O halde, let it bleed.


Bize uzak olmasını dilediğimiz bütün o kariyer planlamaları bir yana, herkes iyi / kötü bu yolun yolcusu olmak zorunda mı? 50 küsür yaşına kadar gündüz saatlerinde kravat takıp, iyi ihtimalle 18:00 dan sonra aslında ne kadar da outgoing ve o iş ortamına outsider olduğunu ıspat ihtiyacını tatmin etmekle... araf'ta geçecek destelerce seneyi tecrübe etmeye mecbur muyuz? Bu düğüm, daha erken çözülemez mi? Modern bireyin (bi'rey - bir'ey) pek muğlak özlemi 'özgürlük' (libertad!) kafadaki saç telleri bir çırpıda sayılıcak kıvama gelene dek bir hülya olarak mı kalmalı? Başka bir hayat mümkün...yani öyle olmalı...değil mi?

Geçen gün bütün bu rahatsızlıklardan dolayı bir doktora gittim. Ciğer röntgenime baktı ve 'Neyiniz olduğunu bulduk. 10 ytl çip paranız birikmiş' dedi. Durumu olgunlukla karşılayıp bir sigara yaktım...

p.s. excel'i bulan / geliştiren / güncelleyen kişi ve kurumlarla ayrıca ilgileneceğim.

No comments: