Bazi olacaklar oncesinden cagiriyor olmali. Az once ajanslara dusen ölüm haberiyle birlikte IMDB’de son bir gorev icin ismini arattigimda, Charlton Heston linkini diger bakîr linklere kiyasla ayriksi bir renkte/ daha once tiklanmis gorunce hatirladim; bir hafta kadar once iptidai bir durtuyle Charlton Heston’in filmografisinde dolasmis, tum zamanlarin en gorkemli yapimlarimdan Ben-Hur’un karelerinde kaybolmustum. Tesaduftur canim, ustunde durmayalim. Ben-Hur takriben 7 yaslarimda, Charlton Heston’la ilk tanistigim filmidir. TRT 1’de bir Pazar gecesi yayinlandiginda, etkilesim icinde oldugum kendi yas grubumdan (ben dahil) yeterli dayaniklilik ve direncle uc kusur saatlik filmi tamamlamaya muvaffak olan cikmamisti. Ailenin topyekun geri kalaninin gunlerce filmden bahsine misafir dinleyici olarak katildikca hayiflanirken, ne sanstir ki, komsumuzun videosu kisa bir sure sonra ukteyi doyurmustu. O gun tanistigim kahraman dun, 5 Nisan 2008 tarihinde, 84 yasinda birkac yildir mucadele verdigi cetin dusmani alzhemier'a bayrak cekip dunyadan goctu. Ancak ölümlü dunyanin uye alimi konusunda pek despot ölümsüzler listesine resimde gordugunuz ihtisami ve imzasiyla ebediyyen girmisti bile…
Tuhaf olan, 14 yil once dun, Sonic Youth’un bana verdigi ogutu gerceklestiremeyip bir turlu olduremedigim idollerimden Kurt Cobain kendini oldurmustu bile. Ve dun muzik tarihimin/nin bu kirilma noktasiyla ilgili bir seyler yazip cizmek konusunda tereddutte kalmisken, kendi 5 Nisan Kararlari’ma (kahrolasi bu hadise de Cobain’in ölümüyle yastas; 1994) imza atarak pas gectim. Cunku bu eylemle birlikte, performatif olarak, bet bir halet-i ruhiyenin gunumun geri kalanina sirayet edecegini dusundum. Oysa ki Cobain trajedisinden en agir darbeyi alanlardan biri olarak takip eden birkac yilda dogumgunu zehrolan bir arkadasimiz ayni gun-5 nisan'da iyi ki dogmustu, ve biraz eglenmek/kutlamak zamaniydi. Hem ölümü kendi diyalektiginde, baska bir boyutta yeni bir baslangic saymak kisinin kendi imânina kalsin, tercih edilmis ölüm en azindan acilarin sona ermesi anlamina gelmiyor muydu? Bana kalsa, en ilkel ve bencil bir dilekle, keske Cobain yasadigi hayat iskencesini surdurme pahasina bana sanat yapmaya devam etseydi. Lakin yeni karar paketinde bizim icin yikici etkiye sahip bu tercihe anlayis birinci maddeyi olusturuyor.
Peki ya tercih dahilinde bir ölüm olmasa da, yillardir alzhemier’in pencesinde ve 84 yasinda kim bir gun daha fazla yasamak ister ki? Iyi ki öldün Heston…
Tuhaf olan, 14 yil once dun, Sonic Youth’un bana verdigi ogutu gerceklestiremeyip bir turlu olduremedigim idollerimden Kurt Cobain kendini oldurmustu bile. Ve dun muzik tarihimin/nin bu kirilma noktasiyla ilgili bir seyler yazip cizmek konusunda tereddutte kalmisken, kendi 5 Nisan Kararlari’ma (kahrolasi bu hadise de Cobain’in ölümüyle yastas; 1994) imza atarak pas gectim. Cunku bu eylemle birlikte, performatif olarak, bet bir halet-i ruhiyenin gunumun geri kalanina sirayet edecegini dusundum. Oysa ki Cobain trajedisinden en agir darbeyi alanlardan biri olarak takip eden birkac yilda dogumgunu zehrolan bir arkadasimiz ayni gun-5 nisan'da iyi ki dogmustu, ve biraz eglenmek/kutlamak zamaniydi. Hem ölümü kendi diyalektiginde, baska bir boyutta yeni bir baslangic saymak kisinin kendi imânina kalsin, tercih edilmis ölüm en azindan acilarin sona ermesi anlamina gelmiyor muydu? Bana kalsa, en ilkel ve bencil bir dilekle, keske Cobain yasadigi hayat iskencesini surdurme pahasina bana sanat yapmaya devam etseydi. Lakin yeni karar paketinde bizim icin yikici etkiye sahip bu tercihe anlayis birinci maddeyi olusturuyor.
Peki ya tercih dahilinde bir ölüm olmasa da, yillardir alzhemier’in pencesinde ve 84 yasinda kim bir gun daha fazla yasamak ister ki? Iyi ki öldün Heston…
No comments:
Post a Comment