Evlat edinilen bir çocuğa hayat veren ve onu büyüten aileleri arasındaki dava süreçleri ya da, o çocuğun yaşadığı duygusal gel-git'ler, trajik tercihler üzerine kaç film izlediniz? ( Gelen cevapları grupladım ve çan eğresinin 3-5 arasında zirve yaptığını gözlemledim ) Bu hikayelerin dramatik kuvvetinin kaynağı - Ayşecik / Sezercik ekolünü dıştalayarak söylersek - pek çoğunun 'based on a true story' ibaresi taşıyor olması, taşımayanların da taşıyanlardan farklı olmamasında. Link'teki haber ise gerçek hikayenin ta kendisi;
Arjantin'de gözaltında 'kaybolan' solcuların yasadışı evlat edinilen çocuklarından biri, sahte aileye açtığı davayı kazanıp bir ilke imza attı. Sahte anne sekiz, baba yedi, bebeği veren subay 10 yıl hapis yedi.
Arjantin Cuntası, tıpkı diğer cuntalar gibi toplumsal bir yıkım ve totaliter baskı dönemi. Bu karanlık dönem içerisinde anne ve babası hapishanede öldürülen 78 doğumlu Maria, düşman neslini rehabilite etme projesi çerçevesinde asker / asker yakını ailelere teslim edilmiş bebeklerden biri... Kendisini evlat edinen ve 20küsür sene boyunca derin bir yalanı büyüten sahte ailesini toplumsal vicdan ve yargı yoluyla mahkum ettirmeyi başardı. Bu gerçeklikte, herhalde kimse Maria'nın tercihini tartışmayacak...umarım?
Bizim cuntamız bu tip projeler üretecek kadar şeytani veya hasta değil miydi? Bilemiyorum... Ancak kesin olan bir şey varsa, cuntaların her coğrafyada aşağı yukarı aynı bahanelerle gelip, aynı yıkımlarla göçtüğüdür. Tayfundan sonra geriye kalan yıkıntıları temizlemek, toplumların sorumluluğu. Batı komşumuzun ve Latin Amerika toplumlarının yaptığı gibi...Bahaneler ancak var olan durumu meşrulaştırır. Arjantinliler yakın tarih muhasebesinde bizden bir kaç yüz adım ileride. Biz unuttuk; onlarsa geri çağırıyor, hatırlıyor, hesap soruyor.
No comments:
Post a Comment