Tuesday, September 15, 2009

rock en seine / pt:2

Scéne de la Cascade sahnesinde Yeah Yeah Yeahs endamini gosterirken, konser alani yas ortalamasi daha dusuk bir kalabaliga sahiplik ediyordu. Mevzu bahis, herhangi bir akimin baslarinda veya patlama akabinde one cikan gruplardan biriyse, muzik trendleri zigzakli ve hatta sarsintili degisimler dahi gosterse artik arkasina o donemin ruzgarini almaya pek ihtiyac duymaz. 2000 lerde “Garage Rock Revival” diye de adlandirilan donemde parsayi en onden kapan “kadin sarkici merkezli” gruplardan biri olarak Yeah Yeah Yeahs de artik kitle cekebilmek icin tanitim yazilarindan veya benzerlik tasidigi gruplar gibi referanslardan ziyade ismiyle yetinebiliyor. Tabii ki electro-clash, indie-rock ve garage rock/punk turlerinin merkezdeki kadin sarkicinin fetis obje haline getirildigi diger temsilcilerinde (Peaches, Blonde Redhead, Goldfrapp, Bikini Kill, Metric vb) oldugu gibi tum sahne sovu Karen O uzerine kurgulanmis sanatsal ve epey “New Yorker” bir gosteri gibiydi. Karen O da seyirciyle arasindaki mesafeyi kaybebetmemek konusunda dirayetli, rolune fazlasiyla sadik, seyirciyle dikine bir iletisim kurmaktansa diagonal bicimde ufka dogru sanatini icra eden bir tiyatro oyuncusu gibiydi. Normalde bu “Star” durusuyla pek alip veremedigim yoktur ama sahnede biraz daha eglenen, sahneyi izleyiciyle paylasmaya calisan, kalabaligin reaksiyonunu umursadigini hissettiren gruplarin acik hava festivallerinin gunduz vaktine daha iyi gittigini dusunuyorum. Hal boyle olunca kendinizi biraz ise yaramaz, biraz davetsiz, biraz sahnede orgazm yasayan bir kadini dikizliyormus, en hafifinden sizi gormeyen birini kalin bir camin ardindan –televizyon da olabilir- izliyormus hissi yasayabiliyorsunuz. Sarki aralarinda en ufak bir konusma ya da selamlamanin olmadigi ilk bir saatlik dilimden sonra saniyorum koreografi veya senaryo geregi bir anrakt oldu da son bir kac sarkida Karen O kisa konusmalarla seyirciye bir kac adim yaklasti, ve belki de gonlumu aldi. Ayrica alinganligimi bir kenara birakirsaniz grubun gitarlarina, davuluna, kisaca canli muzigine diyecek yoktu.

Kendi doneminin grubunu izleyen genc kalabaligin onemli bir kismi yine kendi donemlerinin bir baska grubu Vampire Weekend’e dogru depara kalkarken, yasi gecenler, yetenler ve belki bugun dinledigi pek cok grubun model kaynagi gruba sahitlik etmek isteyen yeni yetmeler beklemeye koyuldu. Ortalik yerini resimdekinin benzeri sapkali Madness fanlarinin kucuk obekler olusturdugu, anglo-saksonlarin net bicimde goze carptigi yogun bir kalabaliga birakti. Carrefour Istanbul’da yeni acildiginda, firsat reyonundan Madness’in Divine toplama albumunu aldigimda biri 15 yil sonra bu grubu canli olarak izleyecegimi soyleseydi once kurulduktan otuz yil sonra halen konser verebileceklerine guler, sonra da bunu bir beddua olarak karsilayip bozulurdum. Yanlis yerde dogmus olmanin bedeli 15 yil olmamali diye... Ama Madness’i yeni izlemis biri olarak bugunku aklim olsaydi, tesekkur ederdim. Cunku bu ihtiyar hergeleler hala cok enerjik, cok hevesli, cok iyi ve cok eglenceliler. Madness sahnenin tozunu dumana katarken, konser alaninda da izleyiciler buna uydu ve hepimizin uzerini bir toz katmani kapladi. Birlikte dans eden bu kadar kalabalik bir insan toplulugunu daha once gormemistim (1/1000 olcekle gecen yuzyilin son dem mekanlarindan Captain Hook’da gormustum ama orada calanlar da yine Madness cover sarkilariydi). One Step Beyond’la baslayan konserde bildigim tum hitler birer birer siralandi. Suggs’in Paris anilarini dinlemek de guzeldi. Yanlis hatirlamiyorsam finali de Baggy Trousers’la yaptilar. Madness icin orada olanlar bagliliginin karsiligini fazlasiyla alirken, hasbel kader yolu dusmus gencler de o neseli temasayla odullendirildiler. Ama bu memnuniyet verici performans daha sonra Madness’a da mukafat olarak geri donecekti.

Cascade sahnesi hiz kesmiyor, ufak araliklarla bambaska donem ve kitlelere ev sahipligine devam ediyordu. Ozellikle araya giren Madness muzik tarihinde geri ve ileri sicramalara yol acmis oldu ve bu kez sahne Bloc Party’e kaldi. Su uzucu bir gercek, artik album satislarindan buyuk gelirler elde edilemeyecek. Muzik endustrisinin buyuk bolumu bu kanaldan elde ettigi, uzun zamandir dususte olan gelir grafigini belki artik pozitif koordinatlarda dahi goremeyecek. Su an en onemli gelir kaynagi olarak konserler gozukuyor. O halde artik gruplar belki de sadece konser verebilmek, seyirciyle bulusabilmek icin albumler cikaracak. Bu da sahnede sizi one cikaracak bir seylerin elzem oldugu anlamina geliyor. Hem insanlarin konsere gelip dinlemek isteyecegi iyi muzik ve sarkilar yapacaksiniz, hem de bunun canli yansimasi citayi yuksek bir yere koyacak. Cetin bir mucadele gercekten. Soz konusu gruba donersek, elimi attigim her festival programinda Bloc Party’i goruyor olmamin bir anlami oldugunu simdi daha iyi anliyorum. Gercekten tam bir festival grubu ve muziklerinde genisletmeye calistiklari tur-ici sinirlari sahnede de zorlarken, turdeslerinden farkli bir seyleri de kendilerinden koyabiliyorlar. Bu da onlari festivallerin aranilan grubu yapiyor. Sarki aralarinda seyirciyle yakinlik kurmaya calisirken, icra esnasinda oldukca agresif ve provoke edici (ikisi de pozitif anlamda) bir tutum icerisindelerdi. Kanimca bu performanslarindaki tek handikap bir noktadan sonra muziklerinde tekduze hale gelen, es vermeyen ve takip hevesina biraz ket vuran tondaki sertlikti. Ama normal, belki kriz onlari da vurmustur :S Bir dezavantajlari da baslamalarindan hemen 1 saat sonra ana sahnede cikacak olan Oasis’ti ki bu ayni zamanda tertiplenen organizasyonun en tad kacirici yaniydi. Bu iki grup cakistirilmamaliydi. Sahneler uzak oldugundan ve ana hadisedeki katilimci sayisi da goz onuna alindiginda, eger Oasis’i izleyecekseniz Bloc Party’e en fazla yarim saat ayirabilirdiniz. Benim gibi bu yolu secen binlerce izleyici husrana ugrarken, kalip gruplarina sahip cikan ve kemik bir kitle olarak onunla basbasa kalan Bloc Party fanlari bu isten en karli cikanlar oldu. Oradaki birliktelik ruhunu ve kolektif mutlulugu hayal edebiliyorum. Insanin seciminde (kastettigim konser secimi degil, daha temelden grup secimi) hakli oldugunu gormek her zaman doyurucu bir histir. Iki tarafa da buyuk bir baglilik hissetmedigim icin sorun yok, magduriyetim sadece oradaki birkac saatten ibaret. Ama Bloc Party’nin kalan bolumune katilmis o kalabaligi bir kisi de olsa artirmis olmayi isterdim.



Kalabalik Oasis’ten geri sekmisken, yine en buyuk topluluk Cascade’in onundeydi cunku unlu DJ Vitalic/ Pascal Arbez is basindaydi. Bu kadar kitlesel cekimde Fransiz olusunun da katkisi buyuktur elbet. Muzigiyle fazla tesrik-i mesaim olmadigindan fazla yorumda bulunamayacagim fakat konser alani devasa bir house-techno partiyi andiriyordu. Zaten akustik gruplarin ardina gecenin sonunda elektronik performans eklentisi rock festivallerinin olmazsa olmazi. Bence iyi de bir bilesen. Vitalic’in oralarda gezinirken muzigin dustugu bir anda “One Step Beyoooooooond“ diye bir ciglik ve ona muteakip, Grande Scéne’e dogru kosmaya baslayan insanlarin ayak seslerini duydum. Evet, Oasis husranindan boynu bukuk kalan buyuk sahnenin ve gecenin imdadina Madness cagirilmisti. Cok yerinde bir karardi cunku gun icerisinde festival kapsamindaki tum trendlerin, turlerin, donemlerin ve alt kulturlerin uzerine cikip onlari en cok birlestiren ve eglendiren, Madness’di. Belli ki sahne arkasinda dalgalarina bakarken cagrilmislardi, onlar da seyircilerinden ve birbirlerinden ayri gecen bunca zamanin acisini cikarmak icin bu firsati kacirmazlardi. Kalabalik da o hayal kirikligini anca Madness’in sicakligiyla yamayabilirdi. Ikinci delilik kampanyasina girmedim ama ertesi gun Madness’in geceyi kismen de olsa kurtardigi haberleri muzik ajanslarina dusmustu.



Not: Uc gun sonra Oasis iptali sebebiyle her bilete €15 tutarinda bir iade yapilacagi belirtildi. Yani 45 euro'luk tek gunluk biletin ucte biri fiyati. Ve katilimci sayisi dusunuldugunde milyon avroluk bir iade demek. Bu Oasis'den tazmin edilecektir elbet. Zaten grubun bu sahneye cikmama zincirinin bedeli 5 milyon avroymus. Bahsettigimiz, album satislarindan buyuk gelirlerin elde edildigi donemlerin son demlerinde, belki en buyuk pasta dilimlerinden biri Oasis'e aitti. Elbet cukkalari saglamdir. Olmadi yalandan birlesip birkac bedava konser verirler.

No comments: