Aşağıda, hafta içerisinde Guardian'da yayınlanmış kısa bir makaleden keyfe keder alıntılayarak, daha da kısaltarak elde edilen bir tutam çeviri mevcut. konu; 21. asrin ilk on yıllık diliminde mimari yönelimler.
Mimari anlamda 2000li yıllar, Ispanya Kralı Juan Carlos'un 18 Ekim 1997 tarihli, had safhada mühim "Guggenheim Muzesinin açılışını yapıyorum" sözleri ile başladı. Bundan 10 yıl kadar önce Frank Gehry'nin Bilbao'daki gözalıcı tasarımı ile başlayan ikonik binalar dalgası artık çelikmeye başlamış gibi...
Cüretkar, utanmaz ve genelde kafadan kontak büyük yapı projeleri - ki bunlar a) inşa edilmek b) eleştirmenlerin övgülerini toplamak adına üretilmiş olabilir - 2000lere damgasını vurdu. Norman Foster, Daniel Libeskind, Zaha Hadid, Rem Koolhaas, ve Gehry'nin bizzat kendisi gibi super-modernistlerin ellerinden çıkma extravagant kentsel yapıları incelemek keyifli olacaktır.... Yine de, 2000lerde form'un işlevin önüne geçmesi ve ikonik binaların şehir silüeti içerisinde ilgi toplamak adına attıkları düşüncesiz çığlıklar, sonunda bu dalganın takatini kesti.
Gehry'nin Jimi Hendrix ruhuna ithaf ettiği ve erimiş bir Fender Stratocaster görünümü verdiği Seattle'daki Experience Music Project 2000 yılında açıldığında New York Times'dan Herbert Muschamp yapıtı "denizden dışarı sürünmüş, dürülmüş ve ölmüş bir şey"e benzetti. Ikonik mi? Or what? ("or what?" Bu bayağı 2000ler...)
Esasen söz konusu dalganın zayıfladığını, giderek Doğu'ya yayılmasından da anlıyoruz. Yukarıda ismi geçenlerden Norman Foster'ın 2 milyar pound'Luk Crystal Island (Moskova) namlı projesi, 2014 yılında tamamlandığında 2.5 milyon metrekarelik taban alanı ile yerküre üzerinde inşa edilmiş en büyük kapalı alan olacak. Crystal Island, Moskova'nın (ya da bu dünya üzerindeki herhangi kentin) silüetiyle uyuşmaz tuhaf görüntüsü ile ciddi tartışmalara sebep oldu. Kuvvetli muhalefete rağmen, Foster projesini "o, çok yönlü kullanımı ve yenilikçi enerji stratejileri ile sürdürülebilir şehir planlamacılığı için kompakt bir paradigma" sözleriyle savunuyor. Hakikaten de yapının dev çelik gövdesi aşırı soğuğa karşı "akıllı kabuk" işlevi görecek. Binanın mimarisi gün ışığından maksimum faydayı sağlıyor. Bi' nevi future already happened vak'ası...hayriyesi...
Bir diğer "supermodern" Zaha Hadid'in Istanbul/Kartal kentsel dönüşümüne şekil vereceği bir süredir biliniyor. Tabii bugüne kadar kentsel dönüşüm pratikleri olarak, konum itibarıyle rant sağlayacak gecekonduların yıkılması ve mahalle sakinlerinin kentin olabildiğince dışında izole alanlara hapsine şahitlik etmiş bizler için şüphesiz umut verici bir gelişme. Yine de konunun doğrudan muhatabı olan Istanbullar'a daha fazla açılması/açıklanması elzem.
Saturday, January 5, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment